Sanat Kurumları, Vakıflar, Sivil Toplum Kuruluşları, Sanatçılar, Özel Sektör, Belediyeler, Bakanlıklar, Medya, Eğitim Kurumları , Tüketiciler…
Bu saydıklarım; Kültür ve Sanat alanında hangi pozisyonda olursanız olun, bir gün iletişim halinde olacağınız yerler.
Bir diğerimiz olmadan hareket etmemiz ve başarılı olmamız mümkün değil. Yani taraflardan her biri, birbiri ile mutlaka tanışır ve beraber çalışmayı öğrenirler (Beraber çalışma ise hala üzerinde çalışılması gereken bir kavramdır. Uyumlu çalışmak “empati” kurarak sağlanır) .
Farklı meslek dallarından profesyoneller; zaman zaman biraraya gelerek, kültür sanatta yerel, bölgesel, ulusal ya da global problemler neler, bu problemler ya da farklılıklar nasıl giderilip daha iyi bir yolda ilerlenir v.s. gibi konular hakkında görüşlerini paylaşıp, ortak bir platformda tartışırlar. Bu tarz toplantılar, kurumların birbirlerini daha iyi anlamaları adına bir başlangıçtır ve bu tarz platformların daha sık düzenlenmesi, farklı sektörlerde çalışan insanların ortak bir ağ oluşturmaları için çok önemlidir.
Kültür ve Sanat hakkında konuşulması ve gündeme getirilmesi gereken çok fazla sorun var.
En başta da mekan problemi geliyor.
İstanbul’da, son 15 yıldır bu sorundan bahsedilir. Uluslar arası seviyede uygun alt yapıya ve teknik donanıma sahip büyük salonlarımızın olmamasından…
Hala da bir gelişme yok ne yazık ki.
Bir diğer sorun ise; karşımıza çıkan bürokratik engeller, işlemlerin uzunluğu v.s. …
Gerekli izin belgelerinin alınması haftalarca hatta aylarca, yıllarca sürebiliyor.
Aslında tüm sorunların temeli olan iletişim problemi ise; çok ağır işleyen bürokrasimiz, subjektif demokrasi, tanıdık zeminlerde gelişebilen iş ilişkileri, mekan problemleri, donanımsızlık gibi aciliyeti olan konulardan dolayı, her zaman sonlarda yer alıyor.
Bir diğer konu ise tanıdıklarla yürüyen işler.
Sanatçıların ya da kurumların, projelerine gerekli finans desteği sağlamak için doğru mercilere ulaşmaları ve destek bulabilmeleri, doğru makamlarda bulunan tanıdıklara bağlı. Normal yollardan ilerleyebilmeniz neredeyse imkansız gibi.
Sanatta Bağımsızlık, Kültür Sanat Yönetimi, Sanatçının Üretkenliği, Kültür Politikaları gibi konular, aslında diğer ülkelerde de güncelliğini koruyan Kültür ve Sanat konuları arasında.
Sanatçı bağımsız olabilir mi?
Sanatçının verimliliği nasıl arttırılmalı?
Toplumda sanat bilinci nasıl geliştirilebilir?
Sanatta bağımsızlık; toplumların eğitim seviyelerine, kültür sanat bilincine bağlıdır.
Ekonomik güç ile ilgili değildir.
Keşke en başta bahsettiğim problemler yerine “Nasıl yenilikçi olabiliriz, Yenilikçi insanlar nasıl verimli olabilirler, Sanatçıların bağımsızlığı” gibi konuları araştırsak ve üzerinde daha fazla çalışsak.
Medya;
Toplumu; kültür sanat alanında hazırlamada önemli bir güce sahip. Bu hazırlık sürecinde önemli bir rolü olan “MEDYA” , Magazin haberlerinin %20 si kadar Kültür&Sanat ile ilgili gerçekleştirilen çok önemli etkinliklere de yer verse, kamusal farkındalığı yaratmada çok büyük yardımı olacaktır.
Yetersizlik;
Büyük kurumların başındaki kişiler; sanatçıların ya da STK ların projelerini sunmada yetersizliklerinden, yeterli donanıma sahip olmamalarından bahsediyorlar.
Bu nedenle de verilen olumsuz cevaplardan…
Aslında herkes kendi konusunda haklı ama önemli olan haklı olmak değil çözümler üretebilmekte.
Demek ki en başta bahsettiğim kurumlar arası ilişkiler üzerinde biraz daha fazla çalışmak gerekiyor.
Kültür ve Sanat projelerinizi gerçekleştirebilmek , hedeflerinizde ilerleyebilmek için bu şart.
Daha fazla detay çalışmak, istenen kriterleri yerine getirebilmek gibi.
Görünmez düzen;
Bütün bu olumsuzluklara rağmen ülkemizde, özellikle İstanbul’da düzenlenen Kültür ve Sanat etkinlikleri ; çeşitliliği ve sıklığı söz konusu olduğunda New York ile neredeyse başabaş gidiyor.
Bazı etkinliklerin kültür sanat mı yoksa eğlence mi olduğu tartışılır fakat İstanbul’da aynı anda yaklaşık 100 tane kültür sanat etkinliği düzenleniyor.
Her zevke ve yaşa uygun etkinlik mevcut.
Bahsedilen onlarca probleme rağmen, dışarıdan tamamen “KARMAŞA” olarak gözüken bu yapı; nasıl
oluyorsa bir şekilde işliyor. (iyisiyle kötüsüyle)
Düzensiz yapının içinde hiç bozulmayan düzenler var sanki.
Beraber çalıştığım yabancı organizatörler bu duruma hep hayret etmişlerdir.
Peki bu nasıl oluyor hiç düşündünüz mü?
Bu konuyu sosyolojik açıdan mı ele almak gerekir yoksa kültürel farklılıklar açısından mı bilmiyorum ama sistemi ben de çözemedim.
Ayrı bir tartışma konusu olabilir belki…
Kültür ve Sanat alanında çalışan farklı disiplinlerden insanların, kültürel iletişimin sağlanması adına, daha sık biraraya gelebilecekleri ortak platformlar yaratılması ümidiyle…
Sevgilerimle
Olcay Muslu Gardner
alaturkaonline.com