Bu dönemde bir olmalıyız, diri olmalıyız. Derin Cemaat. Mahmut Özdamar yazdı.
Derin Cemaat
17 Aralık’ta başlayan Yolsuzluk ve Rüşvet gözaltıları ile anladık ki Ak parti henüz ülkenin yönetiminde mükdetir değil. Oysa görünürde özellikle 2009 sonrasından itibaren Ak parti ülkeye hakim,askeri vesayet, bürokratik vesayetin aşıldığı,demokrasinin hızla yeşerdiği, özgürlüklerin gözle görünür bir şekilde ilerlediğini gözlemliyorduk.
17 Aralık operasyonu bize gösterdi ki Cemaat’mı, Camia’mı, Hizmet’mi, Hezimet’mi, Fetullahçılar larmı artık adı herneyse gizlice devletin içinde örgütlenmiş ve adeta parallel bir devlet yapısı oluşturmuştu. Ne için bunu yaptıklarını,neden böyle bir şeye tevessül ettiklerini anlamak mümkün değil. Çünkü kısa vadeda Cemaat’e bir güç gösterisi sunmuş olsa da bu olay, uzun vadede Cemaat bu yaptığını kendisini sevenlere izah edemeyecektir. Kimse Cemaat’e sadaka veya kurban verirken bir gün Türkiye’de iktidarı alacak diye vermedi. Kimse Cemaat’in sohbetlerine giderken, inşaallah bir gün İktidar bizim olacak diye gitmedi.
2010 yılında bizleri Zaman gazetesi abonesi yaparlarken, Allah rızası için, Amerika’da günlük basılabilen bir Müslüman gazetesi olsun diye yaptılar. 2010 Referandumunda Evet diye koştururlarken ülke de demokrasi olsun, daha çok özgürlük olsun diye yaptıklarını demişlerdi. Şimdi anlıyoruz ki Zaman aboneliği daha fazla medyasal anlamda ses getirmek ki yalan haberin bini bir parça, 2010 referandumunda sadece yargıyı ele geçirilmek için yapılan onca koşturmaymış. İşin içinde ne Allah rızası, ne ülke sevgisi, ne de vatan sevgisi varmış. Herşey Cemaat için. Gerisi yalan…
Bütün olanların analizini Cemaat mensubu dostlar ile yaparken dedikleri sadece Herşeyin hayırlısı, Allah doğrusunu bilir, İnşaallah güzel olacak. Onlarda ne olup bittiğini,neden Cemaat bunu yaptığını anlayamıyorlar. Çok fazla kendini kaptırmışlara Ak parti tamamen İran’ın dümen suyuna girmişti.Hoca efendi uyarmış Başbakan’ı. Bu kadar İran’a yardım edilmezmiş. Demek verdiğimiz Himmet paraları ile ülkenin dış politikası yönetilecekmiş.
Bir kaç güne kalmaz HSYK kanunu komisyondan meclise geçecek.Asıl o zaman dana’nın kuyruğu kopacak. Bakalım kaç tane Cemaatçı vekil var Ak parti içerisinde. HSYK kanunu Meclis’den geçerse ve 30 Mart seçimlerinden Ak parti aynı oy oranı ile çıkarsa Cemaat tekrar asli görevine geri döner.Yani bildik dini faaliyetlere.Yok geçemezse sanırım Paralel Cemaat devletine yavaş yavaş alışmamız gerekecek.
Tüm bu sürecde Ak partililere en büyük görev düşüyor. Partiye ve lidere daha büyük bir bağlılık duyulması gerek.Partimiz için her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Ülkemiz adeda bir darbe ile karşı karşıya olduğu bu dönemde partimizin bu sürecden çıkış için yapacak olduğu her türlü değişim ve dönüşüme şartsız ve kayıtsız destek vermeliyiz. Ortalıkda büyük bir bilgi kirliliği oluşacaktır. Bundan dolayı Sayın Başbakan’ın ve parti sözcüsünün açıklamaları dikkat ile takip edilip, özellikle Cemaat’in yayın organları (Zaman,Bugün,Samanyolu TV,kanaltürk gibi) nin yayınladıkları fitne’ye itibar edilmemeli.
Bu dönemde bir olmalıyız, diri olmalıyız.1000 yıllık tarihimizdeki geleneklerde de görülecek olduğu gibi bir hareketin en önemli oluşumu liderdir. Cemaatin Liderimize yaptığı bu haince saldırıda liderimize sahip çıkmalıyız. Ortalığın toz duman olduğu bu dönemde çok fazla demokrasi ve hukuk aramanın bir mantığı yok. Ülke adeda işgal altında. Fitne için Cemaat ağzına hukuk ve adalet sözlerini alacaktır. Asla tevessül etmeye gerek yok. Adalet’den en son bahsedecek kurumdur Cemaat.
Unutmayalım, kaybeden Türkiye olacaktır. Türkiye kaybederse Bosna kaybedecek, Filistin kaybedecek, Arakan kaybedecek, Mısır kaybedecek, Bangladeş kaybedecek. Dünya mazlumları kaybedecek.Olay ne Bilal Erdoğan,ne de ayakkabı kutusu. Olay Dünya mazlumlarını yetim bırakma operasyonudur
Mahmut Özdamar / Pennsylvania
mahmut@alaturkaonline.com