Ruhi M. Çilek sizler için Adana Sözlüğü derledi. İşte DERLEME ADANA’CA SÖZLÜK
- Çimmek = yıkanmak
- kındırmak= aralamak
- küncü = susam
- zibil =çok, aynı zamanda çöp anlamına gelir
- mintan = gömlek
- gıllik = kücük, minik
- cülük= civciv
- helke = kova
- cıncık = cam
- dinelmek = ayakta durmak
- geçek = geçelim
- dönek = dönelim
- binek = binelim vs
- he = evet
- abov = aman
- çeerdek = çekirdek, ayçiçeği, günebakan
- Aşörtmen = eşofman
- dam = çatı
- bocit = bakır ya da aliminyum sürahi
- zibil = çöp
- zibillik = çöplük
- zibil gibi = çok, gereğinden fazla miktarda
- hayma = damlarda asma dallarının toplandığı çardak
- araya gitmek = ziyan olmak
- davşan = tavşan
- Gıran = yaramaz çocuk
- allöş= bir şaşırma nidası
- çul = kilim, yer yaygısı
- peşkir = havlu
- galan = bundan sonra
- galle : kasa, içine para konan çekmece
- zıypmak: kaymak
- eke: Kibirli, ukela, bilmiş bilmiş konuşan, kimseyi beğenmeyen
- ziplemek : Saplamak
- cıbartmak : Birinin çıplak yerine vurunca orayı kızartmak yakmak
- cıbarmak : Vurulan yerin kızarması yanması
- Gıcık almak : Birinden gıcık alırsanız onun doğrusunun
- gulle : misket, bilye
- dakkalık gulle : Atışlarda kullandığımız gulledir
- devrisi gün : Sonraki gün
- beriki gün : Önceki gün
- Duzsuz : (tuzsuz) : lüzumsuz insan tüm gıcık özellikleri bünyesinde barındıran insan her türlü durum için kullanılabilir.
- Ondan kertim: ondan sonracım
- Yazı: tarla
- yuka: sığ, yüksek ya da derin olmayan
- çomça = kepce
- avel=aptal
- böcü=zehirli örümcek
- bayaktan=az önce
- bider=tohum
- banadura=domates
- cılk=çürük
- cere=kulplu testi
- cibiliyet=geçmiş
- dulda= sığınak, kuytu yer
- döş=göğüs
- enik=köpek yavrusu
- eşgi=ekşi
- esvap=çamaşır
- essah=sahi
- Eli eğri : Hırsız
- Hırkız: Hırsız
- Malıyla malamat olmak = Parasıyla Rezil Olmak
- Epey cıncık kırdı =Pot kırmak
- Mart sıpası = Yerinde duramayan
- Ziv ziv gezmek = Bol bol gezmek
- Eşkere konuşmak = Boş yere konuşmak
- Mezhebi geniş = Herşeye uyan
- Zurnanın zırt dediği yer = Konunun en önemli noktası
- Gece mitilde yatar gündüz çalım satar = Durumuna bakmadan caka satmak
- Ağzının domarışından omar diyeceğini anlamak= Söyleyeceği şeyi hareketlerinden anlamak
- Gel gelelim çam kertmesine= gelelim kurufasulyenin faydasına
- Mitili atmak = Yerleşmek
- Mukufuna varmak = Anlamak
- Anası sarımsak, babası soğan =Sıradan
- Göz görgüsü ne oldum delisi = sonradan görme
- Ne ondurur, ne öldürür = Ne durumunu iyileştirir, nede çok kötüleştirir
- Gözünden sürmeyi çekmek = Kurnazlık
- Nuh Nebi’den kalma = Çok eskiden kalma
- Aydan arı, günden duru olmak = Parlamak
- Oklava yutmuş yılan gibi = Eğilmekte zorlanıyor gibi görünmek
- Havsalası almamak = Anlayamamak
- Pel pel bakmak = Garip garip bakmak
- Hem nalına hem mıhına =iki yüzlülük
- Pinti Bekir = Pintiliğin bir derecesi
- it kılı postal bağı = Bir işe yaramaz
- Poyrazdan alıp yele vermek = Harvurup harman savurmak
- Cinleri başına ağmak = Delirecek şekilde kızmak
- Sepeti seyrek = Ağzında lafı tutamamak
- Çalıyı tepesinden sürmek = Ön yargılı olmak
- Kanı soğuk =Az konuşan, sessiz
- Sütü bozuk =şerefsiz
- Köküne acı soğan doğramak = Kökünü kazımak
- Tilkiye tavuk güttürmek = Olmayacak işi yapmak
- Kuru derede sele gitmek = Olmayacak duruma düşmek
- Un çuvalı gibi tozar =Kendi kendine kızıp durmak, köpürmek
- Dussuz dussuz konuşmak = Salak salak konuşmak
- Elem eşkere = Açıkça
- Yayan yapıldak yola düşmek= Yalın ayak, başı açık yola düşmek
- Mısmıl= müsait
- Taka= Pencere
- dıkılmak= içeri girmek
- Suğluk veya suuluk = Bıçak
- Lenger= Genişçe bakır pilav gibi yiyecekleri koymaya, servis yapmaya yarayan
- Celfin= Genç Tavuk
- Düve= Genç inek
- Kuskun= Eşeklerin semerin üzerinde tutmaya yarayan kalçasına dolanan geniş bant şeklinde kuşak.
- Kuskunu Düşük =Deyim olarak anlamı rüküş veya salaş giyinmiş anlamındadır.
- Köşker= Ayakkabı tamircisi
- gadanı aliim=günahların benim olsun
- nahal geldin=ne zaman geldin…
- laylon= traktör römorku
- anarya= “geri” anlamına geliyor.
- vırrığı yelli = aklı bir karış havada
- tike = kuşbaşı et
- cibindirik = cibinlik
- gulle = bilye, bilya, misket
- manık = kedi yavrusu
- gındırık = aralık, az açık, küçük boşluk
- Balcan: Patlıcan
- Böğün: Bugün
- Demikten: Demin, biraz önce
- Sinemiya: Sinemaya
- Hammetmek: İyi yapmış olmak, dinleyenin hoşuna giden bir şey yapmış olmak
- Dışlığı gelmek: Yapılan bir şeyin yapanın hoşuna gitmesi
- Gıvrışık (Yol için): Dolambaçlı
- Ganalın çenesi: Kanalın karşı tarafı
- Bicibici: muhallebi benzeri bir tatlı, üzerine rendelenmiş buz ve gülsuyu ile servis edilir.
- Karsambaç : Bicibici nin sadece buz ile olanı.
- Haşlama (veya aşlama) : Meyan kökünden yapılan bir içecek. Haşlamacıların özel kıyafeti ve pirinç olduğunu sandığım özel bir sırt bidonu bulunurdu ve metal bardaklar ile bir tür müzik yaparlardı.
- Deblek: Darbuka, Dümbelek
- Kiriştek: Topaç
- Feriştah: En üstün, en iyi
- Döölet: Devlet
- Gayfe: kahve
- Cuvara: Sigara
- Culuk: Hindi
- Dezze: Teyze
- Bibi: Hala
- Tiyare: tayyare, uçak
- Cenderme: Jandarma
- Gaplık: Mutfak rafı
- Zabah: Sabah
- İramazan: Ramazan
- İremzi: Remzi
- Hössün: Hüseyin
- Pontil: Pantolon
- Kenef: Tuvalet
- Çomça: Kepçe
- Gıylı: Ağzı geniş testere
- Köynek: Gömlek
- Idara: İdare binası
- Petelek: Patates
- Patetis: Patates
- Gıyı : Sınır
- Cahal: Cahil
- Aşşa: Aşağı
- Bayak: Az önce
- Pambık: Pamuk
- Baldırcan: Patlıcan
- Eşgere: Aşikâre, açıkça
- Gamıyon: Kamyon
- Motur: Traktör
- Gelek-gidek-inek-binek: Gidelim-gelelim-inelim-binelim
- Ellof çekmek: Nara atmak
- Allahına mı? : Hayret ifadesi olarak sahi mi?
- Makine: Tabanca
- Dellenmek: Deliye dönmek
- Köten: Pulluk
- Büllük: Çocuk pipisi
- Deke: Teke, erkek keçi
- Boğanak: Yoğun yağmur
- İbabel: Deli, tuhaf hareketleri olan.
- Gancık: Dişi
- Metel: Masal
- Ak pakla: Kuru fasulye
- Boyalalı pakla: Barbunya
- Küncü: Susam
- Sekmek: Kirizma
- Hezen: Mertek
- Bıllık: Dana
- Taka: Pencere
- Urba: Elbise
- Elam: Galiba
- Çamdır: kırma, melez
- Keykinmek: sürtünmek
- Hoşşik: Yalaka, yağcı
- Pelpir: Yabani üzüm
- Cübür: Toz, posa
- Eftik etmek: Atıştırmak
- Paça çemirlemek: Paça sıvamak
- Gelebicin: Yayın balığı
- Kendir: halat
- Telis: çuval
- Siftinmek: sırnaşmak
- Mabal: Günah
- Mabalını almak: günahını almak
- Mitil atmak: bir yere yerleşmek
- İt ayağı yemek: çok gezip dolaşmak
- Alımını almak: layığını bulmak, açıkta kalıp üşümek
- Başını bağrını yesin: Lanet olsun, kahretsin
- Susası gelmek: Susamak
- Umsuluk olmak: Umduğunu elde edememek
- Cılkı çıkmak: Bir işin iyice bozulması, abartmak
- Sıtkı sıyrılmak: Birine karşı güvenini yitirmek
- Gert gert gezmek: Kabadayıca gezmek
- Gırkım atmak: Düğünde hediye olarak para atmak
- Hışı çıkmak: çok yorulmak, bitkin düşmek
- Öllüyün körü: canın cehenneme, yok daha neler
- Allüş çekmek: çok sevince nara atmak
- Burnuna komamak: değer vermemek
- Araya gitmek: Ziyan olmak
- Ziv ziv dolaşmak: boş boş amaçsız gezmek
- Ford atmak: hava atmak
- Gadasını almak: birinin günahını almak
- Malıyla malamat olmak: parasıyla rezil olmak
- Dalabı olmak: bir şeyin bağımlısı olmak
- Dışlık vermemek: rahatsız, huzursuz etmek
- Gani garran olmak: bolluk içinde kalmak
- Kırık tutmak: evli birinin dost tutması
- Mahana etmek: bahane etmek
- Mavra yapmak: palavra atarak gevezelik yapmak
- Kırfacana vermek: saldırmak, ortalığı dağıtmak
- Cımcılık olmak: baştan aşağı ıslanmak
- Zortluk olmak: dalga geçilecek duruma düşmek
- Denk: Yük
- Demitten: biraz önce, demin
- Mavra: palavra
- Fallik: Fingirdek, hafif meşrep
- Tummak: suya dalmak, yıkanmak
- Antiriş: uyduruk
- Lavgar: çok konuşan, geveze
- Darı: mısır
- Mahluta: mercimek çorbası
- Kerana: genel ev
- Tuturuk: çok ekşi
- Eşki: ekşi
- Kavsara: ağaçtan yapılmış kasa
- Sasımak: kokmak, bozulmak
- Zıypmak: kayarak düşmek
- Seme: uyuşuk, beceriksiz
- Andelüp: acaip, şaşkın
- Mahzere: tahin imalathanesi
- Haral: büyük çuval
- Bolamadı: genişçe, şöyle rahatça
- Cerre: kulpsuz toprak testi
- Tosbağa: kaplumbağa
- Deyha: işte orada
- Ganel: su kanalı
- Zaar: galiba, sanırım
- Icık: biraz
- Ötegeçe: karşı taraf
- Debbe: büyükçe bidon
- Düneen: dün
- Dene: tane
- Sokum: dürüm
- Sırt: elbise
- Siptilli: sebze pazarı
- Manık: kedi yavrusu
- Seyip: başıboz
- Urup: çeyrek, dörte bir
- İrişkin: et sucuğu
- Kallavi: Büyük
- Tapan: Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü
- Cillop: Parlak, pırıl pırıl
- Cilte: Semer ipi, Semere yük vurmak için kullanılan ucu çatallı sopa
- Becik: Buzağı, Çam kozalağı