Her yeni günde hayatımıza yeni anılar ekliyoruz. Bir gün geçiyor, sonra bir diğeri daha… Zaman kontrol edilemez gücünü hafızalarımıza yer eden anıların altına imzasını atarak gösteriyor.
Ne zaman geçmişimize dair bir şey gelse aklımıza yerli yersiz, zaman ne kadar çabuk geçiyor deriz. Bu cümleyi, derin bir nefes alış takip eder. Ve çoğu zaman o günleri özleriz, bu özleyiş de masum bir gülümseme ve dalgın bakışlarla dışa vurulur. Bazen bir koku, bazen bir manzara, bazen bir oyuncak, bazen bir şarkı alır bizi götürür eskilere.
Çocukluğumuzsa hayatlarımızın en masum yıllarıdır. Bu yıllar unutulmaz, bir ömür farklı şekillerde, farklı duygularla hatırlanır. O eski günleri çağrıştıran herhangi bir nesneyle, bir olayla karşılaştığımızda ise şimdiki yaşımızı unuturuz ve o günlere döneriz.
O günlere dönüş bileti bazen bir börek tadında, bazen sokaktaki bir evin duvarına çizilen resimde, bazen bir atlı karıncada, bazen eskiden oturduğumuz evi aklımıza getiren bir apartman numarasında saklıdır.
Bize çocukluğumuzu hatırlatacak şeyler çok ilginçtir çoğu zaman. Bu o kadar sınırsız bir zaman tünelidir ki, Downtown Disneyland’de düzenlenen bir doğumgünü partisindeki çocukları güldürmek için yeşil biber kılığına girmiş bir Afrikali-Amerikalı bile sizi çocukluğunuzda annenizin yaptığı lezzetli biber kızartmasını yediğiniz ana götürebilir. Bir süt şişesi de aynı etkiyi yaratabilir.
Bugün çocuk olma zamanı! Bugün oyuncaklarla kafamıza göre, istediğimiz kadar oynama zamanı. Bugün Lego mağazasında saatler geçirme, rengarenk küçük parçalardan yaptıklarımızla hayaller diyarında gezme günü!
Hayalgücünün sınırı yok, yaş kaç olursa olsun gerekli şartlar sağlandığı sürece insanlar hayallerini serbest bırakabilirler. İşte yeni tasarımlarıyla Lego mağazası da hayal gücünün sınırsızlığının en güzel örneklerinden biri… Ve minik legolardan oluşan devasa figürler…
Lego mağazasını son derece ilham verici bulan bir tek ben değilim herhalde,. Mağazadaki oyun sahası dünyanın dört bir tarafından Disneyland’i ziyarete gelen turistler tarafından çevirilmiş bile!
Mağazaya girmeden gördüğüm devasa legolar lego algımı değiştiriyor. Bunlar yeni, benim hafızamın hatırladığı ise sarı, kırmızı, mavi renklerde küçük küçük legolar. Rengarenk, yüzlerce, binlerce lego başımı döndürüyor, soluğu oyun alanında alıyorum.
Lego mağazasından çıkarken hayal gücüm yine yollara düşüyor… Bu sefer çocuksu bir şımarıklıkla dünyayı dolaşma peşinde.
Bir gün Lego mağazasına gidip bu modelde lego yapmalarını talep etmeyi düşünüyorum, başka bir lego mağazası da ilerde bir zamanda bu şekilde dizayn edilsin istiyorum. Aklım çocukluğumda, çocukluğum yaratıcılık peşinde. Hayallerim de bu yılların bakış açısıyla o yılların gözünden çiziyor resimleri ruhumda. Arıyorum durmadan aklımdakileri anlatabilecek bir resim, ve sonunda buluyorum… Sonra tek bir kelimeyle tekrar başlıyor her şey:
Hadi…
İrem Akdere / Orange County
irem@alaturkaonline.com