Basından okudum, kısaltıp aynen aktarıyorum, son saldırılarda ölen bir gencin ailesi konuşuyor: “Şehit annesi Kadriye Özay, oğlunun kendisine, ‘Anne ben eğitim alamadım, acemi birliğinde bana silah verip de yetiştirmediler. Beni nasıl yolladılar oraya?’ dediğini hatırlatıyor.
…
Ben anayım. Benim ciğerim yandı” diye konuşuyor.
Acılı baba Rahim Özay, teröre karşı askerî mücadelenin eğitimli kişiler tarafından yapılması gerektiğine dikkat çekiyor (…)
Çocuğunu şehit eden kişilerin kimliklerinde de TC yazdığını aktaran Özay, “Onların da anne ve babaları var. Belki onlar da kan ağlıyor. Belki kendilerinden habersiz, çocuklarını zorla dağa çıkardılar. Belki onlar da şimdi buraya gelseler yine konuşurum, barışırım. Ama artık bu dursun. Bütün Güneydoğu halkına sesleniyorum.
Çocuklarınıza sahip çıkın. Çocuklarınızı dağa salmayın” diyor.
Şehidin ağabeyi Abdülkerim Özay ise kardeşinin 75 günlük acemiliğini İzmir Narlıdere’de yaptığını anlatıyor. Özay, şunları kaydediyor: “Acemi birliğinde üç mermi ile atış yapmış ve üçünün de karavana gittiğini söyledi. Benim kardeşim silah tutmasını biliyordu belki; ama atış yapmasını bilmiyordu. Üç karavana atıştan sonra terörle mücadele için Yüksekova’ya gönderildi.”
Nabi Yağcı, Taraf Gazetesi, 6.5.2010
+
Nabi Yağcı’nın yukarıdaki yazısı
Yüreğimi sızlattı.
Üç el atış yapıyor.
Her atışta da karavana yapıyor…
Hedefi vuramayan
Her atışta karavana yapan
Nasıl olur da terörle savaşa gönderilir…
Bilmem, bu sorumsuzluğun hesabını kim verir…
Bu satırları okuyunca
Kendi askerliğim geldi hatırıma…
Ben de bir el atış yaptım mavzerle
Attığım kurşun hedefe gideceği yerde,
Saplandı kaldı on metre ilerde, yere…
Ne yakın savaş, ne süngü savaşı,
Göstermediler bize askerde hiçbirini
Bir savaş olsaydı nasıl etkisiz koyacaktık
Düşman askerini…
Askerlik bir savaş sanatıdır.
Amaç: Ölmeden öldürmektir.
Peki, savaş sanatı öğretilmeden,
20 yaşında bir genç nasıl olur da
Terörle savaşa gönderilir?..
Bunun hesabı sorulmamalı mı?..
Sokakta mı bulduk biz çocuklarımızı…