Kan Ağlayan Kerkük ve Türk Dünyası. Mustafa Nevruz Sınacı yazdı.
Kan Ağlayan Kerkük ve Türk Dünyası (8)
1957 yılında büyük zorluklar içinde gerçekleşen bu geri dönüş kervanına, Dudayev ve ailesi de katıldı.Dudayev ve ailesi, fırsattan istifade evlerine yerleşen gaspçı ve hırsız Rusları, kazma ve küreklerle kovarak evlerine yeniden sahip olabildiler.
Yaradılıştan çok zeki ve akıllı bir çocuk olan Dudayev, sınavlarını başarıyla verdiği Tambov Hava Harp Okuluna kaydoldu. Okulu üstün bir başarıyla bitiren Cevher Dudayev, Sovyet ordusunda genç bir savaş uçağı pilotu olarak görev aldı.
Sovyet (kominist) ordusunda (kızılorduda) görev yaparken de O,çok iyi bir Müslüman, dindar bir asker ve örnek bir insandı. O’nun bu yüksek özelliğine Ruslar da saygı gösterir ve dinine, inanç ve ibadetine karışmazlardı. O, herkese güven veren, dürüst davranan ve itimat telkin eden “yüksek kişilik ve karakter sahibi” bir insandı. Asla alkol kullanmazdı.
Mesleğindeki başarısı, ilkeli, onurlu ve dürüst oluşu ona hızla yükselme kapılarını açtı. Dudayev, kendisi gibi havacı bir Rus subayının kızına gönlünü kaptırdı. Daha sonraki çileli yolunda hayat arkadaşı olacak Alla Dudayeva ile evlendi. Alla, Çeçen olarak doğmamıştı ama, Dudayev’in şehadetinden sonra onurlu ve soylu bir duruşla gerçek Çeçen gelinlerini asla aratmadı. Çeçen davasına bütün varlığı ile sahip çıktı.
1989 yıllarına gelindiğinde, kominizmin iğrenç foyası, zalim ve insanlık düşmanı yüzü iyice ortaya çıktı. Sovyet sistemi çatırdamaya başlamıştı.Gorbaçov’un uyguladığı Glasnost ve Prestroyka (yeniden yapılanma) politikaları Komünizme gün saydırıyordu.
Küfrün hükmü tamamlanmış ve mukadder olan Çöküş başlamıştı.
1991 yılının Aralık ayında beklenen son gerçekleşti. Ve Komünizm çöktü.
Komünizmin sancılı çöküşü öncesinde Dudayev, Tuğgeneral rütbesiyle Estonya’da görev yapmakta idi. Estonya’da görev yaptığı sırada, stadyumdaki bir tören anında Estonyalı gençler, Eston bayrağı açarak bağımsızlık gösterisi yaptılar. Dudayev bu gösteriye sempatiyle baktı. Saygı duydu. Tepki göstermedi. Ardından Estonya’da başlayan bağımsızlık yanlısı gösterilere müdahale etmesi talimatını dinlemeyerek “Asi General” adını aldı.
Bu sırada kendi ülkesi Çeçenistanda da hareketli ve heyecan dolu günler yaşanıyordu. Zelimhan Yandarbiyev önderliğinde kurulan Çeçen Halk Kongresi hareketi Sovyet kalıntısı yönetimi derinden sarsıyordu. Şeyh Şamil’in asil ve mağrur torunları büyük bir özlem aşk ve iştiyakla “Özgürlük” için harekete geçmişti.
Dudayev, Zelimhan Yandarviyev’in Çeçenistan’a davetine hiç düşünmeden evet dedi. Sovyet ordusundan ayrılan Dudayev için yeni bir dönem başlıyordu.Çeçen Halk Kongresi 6 Eylül 1991 yılında Dudayev’in başkanlığında Çeçenistan’ın bağımsızlığını ilan etti. 27 Kasım 1991 yılında yapılan seçimde de halkın yüzde doksanından fazlasının oyunu alan Dudayev Çeçenistan’ın resmi devlet başkanlığına seçildi.
Ancak, o gün için çok yürekli ve cesur bir karar olan, “Rusya Federasyonuna dahil olmadan” kendi yolunu bağımsızlıktan yana çeviren Çeçen halkının özgür iradesine karşı, Rus yönetimi iyi şeyler düşünmüyordu. Nitekim, Çeçenlerin kesin tavrı, sarsılmaz irade ve kararı Rus yönetimini çok rahatsız ve huzursuz etti. Türk düşmanı zalim ve hain Moskof Çeçen halkının bağımsızlık talebine karşı sert çıktı. Çeçenistan’ı en ağır biçimde tehdit ederek kanlı bir müdahele sinyali verdi.
Dudayev, esas itibarıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda ve izinde yürüyen, O’nun istiklâl mücadelesini, ilkelerini ve inkılâplarını çok iyi bilen ve İslâm’ı alenen yaşayan, açıkça uygulayan ve ülkenin milli marşına kadar bütün değerlerini “İslâm’la” taçlandıran nadir bir lider, hakiki ve samimi bir Müslüman, örnek ve önder bir insan idi. Bütün siyasi stratejisini Şeyh Şamil sentezi ve Atatürk metodolojisi üzerine kurmuştu. Bilinen ve beklenenin aksine, önce adalet, hukuk ve barış yolunu kullanmak ve Rus yönetimiyle savaşmak istemiyordu. Zira, savaşın Çeçen halkına vereceği tahribat, muhtemel zarar ve hasarın farkındaydı.
Dudayev, dönemin inanılır ve güvenilir Çerkes (Türk) asıllı Adalet Bakanı Kalmuk Yura’nın arabuluculuğunu kabul ederek onunla görüştü. Bu görüşmede savaş olmadan Rus yönetimiyle anlaşmaya varılabileceğini söyledi. Kalmuk Yura bu öneriyi devrin başbakanı Viktor Çernomirdin’e iletti.Çernomirdin savaşın önlenmesinden dolayı çok mutlu olduğunu ifade ederek Dudayev’le telefonla görüştü. (Yukarıdaki bilgiler hem merhum Kamuk Yura hem de Viktor Çernomirdin tarafındanda teyit edilen bilgilerdir.) Ancak, Dudayev’in barış masasına oturma çağrısına olumlu cevap vermesi, Kremlin tarafından dikkate alınmadı. Viktor Çernomirdin daha sonra yazdığı hatıratında belirttiği gibi; “Rus derin devleti iç politikaya yönelik malzeme olacak, kamuoyunu memnun edecek ve 24 saatte kazanılacak bir zafer istiyordu”.
Hazırlanan plân ve uygulamaya konulması düşünülen senaryoya göre Rus yönetimi Çeçenistan’ı vurarak, Slav unsurlarının motivasyonunu yükseltecek, Rus ordusu, kazandığı bu zaferle otoritesini yeniden tesis edecekti. Kısacası savaşı çıkaran taraf ne Dudayev ve ne de Çeçen halkıydı. Gerek Dudayev gerekse Çeçen halkı, ülkelerine saldıran Rus işgalcilerine karşı savunma savaşı vermek zorunda kalmışlardı.
Dudayev’in efsanevi kişiliği etrafında birleşen Çeçen halkı, bütün dünyaya parmak ısırtan bir bağımsızlık mücadelesi örneği sergilediler. Dudayev, emsalsiz kişiliği ve dehasıyla Ruslara ağır kayıplar verdiriyordu. Uluslararası emperyalizm doğal olarak Rusyanın tarafında idi. Özgür Çeçenya ile işgalci Rus (Moskof) savaşının Dudayev’in ortadan kaldırılmasıyla sona ereceğini bekliyor ve düşünüyordu. Dünyayı tapulu arazileri olarak gören karanlık güçler, Dudayev’in kullandığı uydu telefonunun frekansını Rus yönetimine bildirdiler.
Aynı dönemde Başbakan olan Bülent Ecevit, (Bu dizinin yazarı olarak, o gün İnsan ve Kültür Ocağı’nın Genel Başkanı sıfatıyla; Kendisine saatlerce bilgi sunmama,çok mufassal bir dosya vermeme ve Çeçen davasının evrensel hukuka göre haklı ve doğru olduğunu resmi bilgi ve belgelerle, bütün ayrıntıları ile ispat etmiş olmama rağmen) Rusya’ya vaki bir ziyaretinde;
“ÇEÇEN MESELESİ RUSYANIN KENDİ SORUNUDUR”
Biçiminde açıklama yapmak gafletinde bulundu. Sözde medeni (!) dünya Çeçenistan’ ın, bağımsızlığını tanımış olmasına rağmen Rus işgaline karşı çıkmadı. İnsani bir tavır almadı. Hiçbir devlet, özgür Çeçenistan ve efsanevi lideri “Cevher Dudayey” e haklı, hukuki ve kutsal davasında BM’de dahi sahip çıkma cesaretini göstermedi, gösteremedi. Bu, Türkiye dahil günümüzün sözde hür ve hükümran devletleri için utanç vericidir. Ebedi sürecek bir ayıptır.
Rus Duma’sından bazı milletvekilleri ile barış konusunu görüşen Dudayev, kendisine kurulan tuzaktan tamamen habersiz uydu telefonunu çalıştırarak görüşmelerde bulunduğu sırada, uzaktan kumandalı nokta hedefe kilitlenen bir roketle (21.3.1996) alçakça şehit edildi.
Dudayev Çeçen halkının kalbinde derin izler bırakan karizmatik bir liderdi.
Her Çeçen onu örnek almaktadır. Günümüzde özgürlük mücadelesi veren her Türk de, başta Irak Türkmenleri olmak üzere O’nu örnek almalı ve O’nun açtığı yoldan yürümelidir. Bu gün bütün esir Türk diyarları ve özellikle Çeçenistan da Yeni doğan bir bebeğin öğrendiği ilk kelimelerden biri Dudayevdir. Aslında,Dudayev’in şehadeti ile Çeçen bağımsızlık savaşı asla sona ermedi.10 yıla yaklaşan bu mücadelede Dudayev’in ardından Devlet Başkanları Zelimhan Yandarbiyev ve Aslan Mashadov da şehit oldular. Rusların anlayamadığı husus, Çeçen bağımsızlık mücadelesi şahıslara bağlı bir mücadele değildir. Bu mücadele top yekün bir özgürlük savaşıdır.
Bu gün Şehadetinin üzerinden on bir yıl geçmesine rağmen Cevher Dudayev’in küçük Çeçenistan’ı halen savaşıyor. Halen kapitalist ve emperyalist Rusya’ya karşı direniyor. Orada (Çeçen topraklarında) her gün bir efsane yaratılıyor. Emperyalist işgale karşı şanlı bir tarih yazılıyor. Bu emsalsiz direnç, yüksek bilinç ve kutsal direniş; Başta Irak Türkmenleri olmak üzere, Krabağ’ı Ermenilere kaptıran Azerbaycan ve bütün Türk alemine örnek olmalıdır.
(Bölüm Kaynakları: Ajans Kafkas http://www.kafkas.org.tr )