Katastrofik düet?! Hayrullah Mahmud yazdı. 21 Yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil, yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.

Katastrofik düet?!

“21 Yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil, yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.”

Alvin Toffler

“Çanakkale Zaferi”nin 103. yıldönümü kapsamında basit soru:
Siyaset’i Ankara mı yönlendiriyor yoksa Çanakkale’de Mustafa Kemal’e yenilen İngilizler mi?!

Ezberci eğitim’in marazları bunlar.

Düşünmeden, papağan gibi aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuçlar elde etmek mümkün değil.

Bir diğer soru:

Londra’daki siyaset’i hangi küresel adres yönlendiriyor?!

SİBER SAVAŞÇI

Nitekim…

Gazi, ölümcül riskler aldı ve hatta Çanakkale’de öldü, göğsünde taşıdığı saat sayesinde hayatta kaldı, dönem’in şartlarına uygun savaş’tı, çağ’ın ruhuna hitap eden çözüm’ler üretti.
Enver Paşa, Vahideddin, Damat Ferit vb gibi “Kaybedenler” tarafında değil, kazananlar lig’inde yer aldı.

Bu anlamda bir başka soru:

Mustafa Kemal bugün hayat’ta olsaydı nasıl mücadele ederdi?!

Post modern harp’te hangi unsurları etkili bir silah’a çevirip, düşman ve/veya rakip’inin üzerine giderdi?!

Ya da şöyle soralım:

Hz Muhammed bugün hayatta olsaydı nasıl mücadele ederdi?!

Din’ini yaymak için deve üstünde elinde kılıç’la mı dolaşırdı yoksa çağ’ın ruhu’na uygun bir üslup’la mı mücadele ederdi?!

‘Mücahit’ken ‘Müteahhit’ olanlar, Batı’nın haz, lüks yaşam vb değerlerini çok kolay kopyalıyorlar, üretim’e, post modern mücadele’ye gelince salkım salkım dökülüyorlar.
Mercedes, BOP’ta, takkeli tapografya’da müteahhit eşeği ya da deve’si olmadı mı?!

İNGİLİZ MAHALLESİ

Ki…

İç siyaset’te, 2006 yaz’ından kalma bir hava var.

Türkiye’nin İngiliz Mahallesi çok karışık.

Bir yanda İngiliz çekirdek devlet aklı var, diğer yanda İngiliz’in içini dışına getiren küresel sermaye.

Göğsünde İngiliz Madalyası bulunan Abdullah Gül’ün adaylığına karşı olan Meral Akşener de Londra üzerinden yönlendiriliyor…

Gül’e sert açıklamalar yapan, tavır alan Devlet Bahçeli de.

Erdoğan’a meydan okuyan Kemal Kılıçdaroğlu da İngiliz yönlendirmesinde!

Gökçek, Çiçek de.

Barzan da, Demirtaş da.

Ecevit de İngiliz Mahallesi’ndendi, Saddam operasyonuna direndi, tasfiye edildi.

Öncesinde, 11 Eylül ikiz saldırıları bağlamında Londra ve Paris’in arka bahçeleri vuruldu.

Arap Baharı’nda ise İngilizler sokağa çıkamaz hale getirildi.

BOP’un final’inde Almanlar, İngilizce konuşuyor!

Yani?!

II. Dünya Savaşı’nda, Avusturya üzerinden Almanya’ya giriş yapan ve Avrupa’yı yakıp kül eden Nazi’ler, “Tehirli 2012 Kıyamet güncesi” kapsamında hortladı.

KRALİÇE’DEN NAZİ SELAMI

Nüans?!

Nazi’ler bu defa Londra üzerinden bayrak sallıyor.

Acem Barzan Kıyamet.

Almanlar ise II. Dünya Savaşı’ndaki “barış güvercini” Londra’nın yerine ikame.

AB üzerinden güvenli çıkış, enerji bazlı sulh’ün PR’ını yapıyor.

Şöhret İngiliz Başbakanı Churchill’in, nam-ı diğer WSC’nin, Nazi beslemesi olduğunun altını çizmek elzem.

Hileli kumar kazanç’ı ve yüksek telif ödemesi üzerinden devşirilmiş, amaç’a giden yol’da kullanılan bir isim.

Bu çerçeve’de “real politik”; BOP’un final dil’i Türkçe.

İktidar da muhalefet de İngilizce konuşuyor olsa da, hakikat bu.

“İran’la savaş” takvimi bağlamında (CIA, Stratfor senaryo), İngiliz’in küresel sermaye tarafından yönlendirilen akıl’ı, Erdoğan’ı tepe’de kilitledi.

Beştepe’nin etrafı AKP koalisyonu’nun diğer parçaları ile örülü; MHP, Yeni CHP, HDP, İyi Parti vb.

Londra üzerinden sorgulanan da şu:

Yüce Divan’da hesap vermek mi istersiniz yoksa Saddam, Menderes, Mursi vb yargılanmak mı?!

Ercan Vuralhan’ın sonu da bir başka son, Selim Edes de.

AB / 28 Şubat makas’ı.

Erdoğan bir süreç’in ‘kapak resim’i ise iç sayfalarda başta MİT olmak üzere, BOP’ta güvenlik açığı oluşurken işine gücüne bakan sermaye var.

ALAMUT KALESİ

Ancak…

İdeolojiler de çöktü, müslümanlık dahil din’i kavramlar’ın da içleri boşaltıldı.

Putlaştırıldı.

Hristiyan olmak için boyuna asılı haç ya da dövme, yahudi olmak için kippa, müslüman olmak için içki içmemek, sakal uzatmak kafi.

1. derecede istihbarat üreten adres, istediği an, II. derecede istihbarat üreten adres’ler üzerinden “din, mezhep, etnik savaş” çıkartabilir, bu uğurda ölmeye hazır milyonlar var!

Allah’ın verdiği “akıl” merkez’e oturtulmadığı sürece dön dolaş aynı hikaye!

Bir gün Çanakkale’yi anlatırsın, diğer gün Hayber Kalesini ama neticede Alamut Kalesi’nin haz’dan maymun’a dönmüş nefer’i olursun!

Büyük Oyun’u anlamadan kordüğüm’ü çözmek mümkün değil!

BOP’ta beslediler ise boşuna beslemediler.

BOP’un final sahnesinde Trump da “sahte vezir”, Macron da!.

Önlerine konulan metin’den okuyorlar!

Her şey taşere edildiği gibi post modern harp’te siyasi akıl da taşere.

Sistem robot.

Her iki lider de anlaştığına göre, İran’la savaş süreç’i kapsamında kum saati akmaya devam ediyor, diye bakmak mümkün.

Büyük inşaat şirketi patronajı’nın anladığı dil’den söyleyelim:

Dolar’ı da, Euro’yu da basan ülkelerde ciddi sıkıntı var!

Siz’ler döviz stoğu yaptığınız için kendinizi güvende hissediyor olabilirsiniz ama finans kapital’de temel kaide, ülken kadar güvendesin!

Hiçbir şirket’in rate edilen not’u, ülkesinden daha yüksek çıkması mümkün değil!

En basit örnekle, Titanic batarken lüks kamarada seyahat etmenin bir anlamı yok!
Dolar’ı, Euro’yu basan büyük devletler, ellerindeki papel’lere rağmen güvenlik üretemiyor ise BOP’un final sahnesinde küre’nin hiçbir yanı sizler için güvenli değil!

Londra, Berlin, Paris fark etmez, hepsi Türkiye’deki büyük bir şehir’in yan’dan girilen arka sokağı.

REAL POLİTİK: TRUMP

Ve…

Son olarak…

Neo Çanakkale Zaferi’ne ihtiyaç var ise süreç post modern!

“Taşeron Savaş”ta nefer olmayı “Neo Çanakkale Savaşı” diye pazarlamaya çalışsalar da, Büyük Resim”deki ‘II. Dünya Savaşı’nı aratmayan saflaşma ortada.

İngiltere, BOP’un final sahnesinde, “Euro güvenlik bölgesi açığı”nı kapatmak için saha’da konuşlanmış.

İngiliz’in güçlü “sterlin”i de BOP’ta Londra’yı güven’de tutmaya yetmedi.

Türkiye’den laik’lik düşer ise Avrupa’dan 1789 düşer ve hatta 1453’ün gerisine, Engizisyon’un karanlık günlerine kadar medeniyet geriler.

Bu sebep’ten yere düşen laik bir çizgi çok sert bir şekilde ayak’a kalkıyor.

Aziz Yıldırım’ın gazetecilerinden Fatih Çekirge Çin’e koşarken, (Neo Führer) Trump başta Çin, İran’la araya ciddi mesafe koymuş ise so what?!

Hülasa:
“Trajedi”ler iki farklı sonla sonuçlanabilir:

‘Shakespeare’vari ya da “Çehov”vari!

Shakespeare’in oyunlarında perde indiğinde, sahne kanlı ve cesetlerle doludur.
Ama adelet yerini bulmuştur.

Çehov’un trajedilerinde ise kahramanların çoğu hayal kırıklığına uğramış, mutsuz ama hayattadır.

Ezcümle:

İngiliz mahallesinde kısırdöngü’ye giren “katastrofik -çok kötü, felaket etkisi yapan- düet”, bakalım hangi son’la nihayetlenecek?!

Rüzgar eken fırtına biçer.

Nokta.

25 Nisan 2018
Hayrullah Mahmud