60.8 F
Los Angeles
5 Mayıs 2024
AnasayfaKültür SanatHollywoodSarah Poley - Konuşan Kadınlar - Efe Teksoy Yazdı

Sarah Poley – Konuşan Kadınlar – Efe Teksoy Yazdı

SARAH POLLEY’DEN OSCAR ADAYI BİR BAŞYAPIT “KONUŞAN KADINLAR (WOMEN TALKING)”

Sinema Yazarı/Film Eleştirmeni Efe TEKSOY; dram türündeki WOMEN TALKING adlı filmi, Amerika’nın Los Angeles merkezli ilk Türkçe internet Gazetesi @alaturkaonline için kaleme aldı.

KADINLARIN SESSİZ FERYADI

Dünya prömiyerini 49. Telluride Film Festivali‘nde gerçekleştiren ‘Konuşan Kadınlar’ , 95. Akademi Ödülleri’ne Yılın En İyi Filmi ve En İyi Uyarlama Senaryo olmak üzere 2 dalda Oscar adayı. Kanadalı film yapımcısı Sarah Polley’in yazıp-yönettiği film, Kanadalı yazar Miriam Toews‘un, aynı adlı romanından uyarlandı. Kanada Genel Vadi Ödülleri (Governor General’s Award), Trillium Kitap Ödülü (The Trillium Book Award) ödülleri için finalist olan ve Uluslararası Dublin Edebiyat Ödülü (Dublin Literary Award International) için uzun listeye alınan 2018 tarihli bu roman, Bolivya‘da uzak ve izole bir Mennonit topluluğu olan Manitoba Kolonisi‘nde gerçekleşen korkunç olaylara bir tepki olarak yazıldı ve yazar tarafından “dişi hayal gücünün bir ürünü” olarak yorumlanıyor. Yıldız isimlerden oluşan filmin oyuncu kadrosunda; Rooney Mara, Claire Foy, Jessie Buckley, Frances McDormand, Judith Ivey, Emily Mitchell, Kate Hallett, Liv McNeil, Sheila McCarthy, Michelle McLeod, Kira Guloien, Shayla Brown, Vivien Endicott Douglas, August Winter, Lochlan Ray Miller ve Ben Whishaw yer alıyor.

GEÇMİŞTE SOLMUŞ BİR DÜNYA

Özellikle Ataerkil İktidar, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi konuları merkezine alan yapımda, özgürlük hakları elinden alınan kadınların mağduriyeti ve zulüm karşısındaki yürek parçalayan çaresizliği ekrana getiriliyor. Lübnan asıllı Fransız şair ve yazar Vénus Khoury-Ghata, karanlık bir Sovyet Rusya döneminde geçen Mandelştam’ın Son Günleri, şiirsel bir üslupla kaleme alınmış etkileyici bir romandır. Ghata kitabında Rus şair Osip Mandelştam’ın ; “Ölümlerin en kötüsü, düşüncenin ölümü.” sözünü vurgular ve şiirlerinde özellikle bu ölümden bahsettiğini okuyucuya aktarır. Women Talking filminde de, düşünce ve umut kavramlarının karakterleri hayatta tutanlar olduğunu görüyoruz ve ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu filmi izlerken bir kere daha anlıyoruz. Yönetmen Sarah Polley, , “Geçmişte solmuş bir dünya” hissi yaratmak için doygunluk seviyeleriyle oynadıklarını açıkladı ve filmin neredeyse tamamı siyah beyaz gibi görünse de tam olarak öyle görünmediğini belirtiyor.

ÇARESİZLİĞİN ACI DÜNYASI

Gerçek olaylara dayanan filmde; ücra bir dini koloninin yaşlıları tarafından yıllarca uyuşturucuyla cinsel ve terörize saldırılara uğrayarak hamile, sakat veya ölü bırakılan topluluğun kadınlarına odaklanıyor. Hayaletlere ve iblislere dayandırılan bu saldırıların, kadınların günahları yüzünden Tanrı ya da Şeytan tarafından cezalandırıldığına inandırılarak bu vahşetin acımasızca üstünün örtüldüğünü izleyiciye tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Mahkemeler tarafından uzun süreli hapis cezasına çarptırılan suçluların, hapisten çıkmaya başladıkları sırada kadınlar bir eylem planı belirlemek için samanlıkta buluşuyor. İşte bütün olayda burada gerçekleşiyor; kendilerine bir çıkış yolu arayan kadınlar, seslerini yükselterek oylama yapıyor ve seçenekleri tartışıyor. Burada geçen diyaloglarda, erkek egemen dünyada (ayakta kalmaya çalışan) ataerkil şiddet mağduru kadınları ve bu anlamda ortaya çıkan Mizojini yani Kadın Düşmanlığı kavramlarının altının çizildiğini görüyoruz.

DÜŞMANI İNŞA ETMEK

Orta Çağ estetiği ve göstergebilim dalının büyük ustalarından İtalyan bilim insanı ve filozof Umberto Eco’nun, Düşmanı Yaratmak adlı kitabı 20. Yüzyılın en önemli düşünce metinlerinden birisi olarak gösterilir. Bu kitapta, “Düşmanı İnşa Etmek” başlığıyla Klasikleri konu alan akşamlar çerçevesinde Bologna Üniversitesi’nde sunulmuş konferansına yer verir. Bu metinde Eco; “Düşman sahibi olmak sadece kimliğimizi tanımlama açısından değil, aynı zamanda kendi değer sistemimizi ölçebilmek için bir engel edinmek ve o engelle yüzleşirken kendi değerimizi sergilemek açısından da önemlidir.” diyerek kötülüğe dair felsefi bir yorumlamada bulunur. Filmde de mağdur olan kadınların, düşmanları karşısında kendi değer sistemlerini ölçerek ve üzerinde tartışarak bir karara vardıklarını ve bu şekilde yeni bir yola çıktıklarını görmekteyiz.

KAMERA ARKASI

-Çekimler boyunca, oyunculara makyaj bitene kadar makyaj yapmamaları ve tıraş olmamaları tavsiye edildi.

Claire Foy‘dan kaşlarına ek kıllar yapıştırması istendi çünkü doğal (yoldan alınmamış) kaşları fazla modern görünüyordu.

-Bolivya’da meydana gelen olaylardan ilham almasına rağmen film, olayların yerini asla açıklamıyor. Karakterler film boyunca Standart Kanada İngilizcesi aksanıyla İngilizce konuştuğu için belirsiz tutuluyor.

-Pek çok Mennonite topluluğu bu filmde tasvir edilenden daha az kısıtlayıcı olsa da, bu filmin dayandığı gerçek koloni (Bolivya’daki Manitoba Mennonite topluluğu) aşırı muhafazakârdır: diğer bazı Mennonite gruplarının aksine elektriğe, telefonlara veya otomobillerin kullanımına asla izin vermezler. Filmdeki kadınlar gibi, gerçek hayattaki Manitoba kolonisindeki kadınların da okumayı öğrenmelerine izin verilmiyor.

-Filmdeki “Daydream Believer” şarkısının seçiminin tematik bir anlamı vardır: Bir hayalden çıkan uykulu bir kadına “Uykulu Jean” atıfta bulunur; Bu filmin konusu (ilaçlı) uykularında saldırıya uğrayan ve bir kabustan çıkmakta olan kadınlardır.

CEHALETİN KORKUNÇ YÜZÜ

Romanda her ne kadar 2005 ve 2009 seneleri arasındaki Mennonite kolonisinde meydana gelen gerçek olaylara odaklanılsa da, film versiyonunda bir yer belirtilmiyor. Ayrıca yönetmen, kadınlar için canavar olarak gösterilen koloninin erkek üyelerinin yüzlerini izleyiciye göstermeyerek muhteşem bir yorumda bulunuyor. Ancak kadınların ahırda buluşup plan yaptıkları toplantıların tutanaklarını tutan August adlı temiz kalpli bir adam görüyoruz. Bu karakter bizlere, tüm erkeklerin kötü olmadığını cehaletin ve aymazlığın eğitim sayesinde giderilebileceğini anlatıyor. Ve koloninin genç erkek üyelerinin, eğitilerek düzgün birer vatandaş olabileceğini aktarıyor. Burada verilen mesajın, ne kadar güçlü olduğu ve toplumsal hayatta ne kadar büyük önem taşıdığı film süresince izleyiciye defalarca hissettiriliyor.

Gerçek olaylara dayanan Konuşan Kadınlar (Women Talking), dram severlerin uzun süre etkisinden çıkmayacağı etkileyici ve dokunaklı bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

KAYNAKÇA

Umberto Eco, Düşman Yaratmak, çev. Leyla Tonguç Basmacı, İstanbul: Doğan Kitap, 2014

Vénus Khoury-Ghata, Mandelştam’ın Son Günleri, çev. Ayşenaz Cengiz, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2020

Efe Teksoy
Efe Teksoyhttps://alaturkaonline.com/
Sinema yazarı / Film Eleştirmeni

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin

181,491BeğenenlerBeğen
82,294TakipçilerTakip Et
3,552TakipçilerTakip Et
7,662TakipçilerTakip Et
42,000AboneAbone Ol

Kaçırmayın

Alaturka Online sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et